En Son BM İklim Değişikliği Raporu, Detaylı Olarak Hazırlanmış  Kentsel Azaltma Stratejilerine Yeni Bir Işık Tutuyor
En Son BM İklim Değişikliği Raporu, Detaylı Olarak Hazırlanmış Kentsel Azaltma Stratejilerine Yeni Bir Işık Tutuyor

Yakın zamanda yayınlanan Birleşmiş Milletler iklim değişikliği azaltımı üzerine merakla beklenen raporun yazarlarına göre; şehirleri daha yoğun hale getirirken yaygın elektrifikasyon ve karbon tutmayı içeren kentsel planlama çözümü, önümüzdeki on yıl içinde şehirler için küresel ısınmanın sınırlanması ve emisyonların azaltılmasının en iyi yoludur.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu’nun üçüncü baskısı olan rapor tüm kentsel sistemlerle birlikte binalar, ulaşım ve enerji sistemleri konularını ele alıyor.

Bazı yazarlar, içerdiği bilgi ve stratejilerin büyük ölçüde yeni olmamasına ve IPCC’nin kural koyucu bir organ olmamasına rağmen, rapor üzerinde acilen değişiklikler yapmanın öneminin liderlere ciddi şekilde aktarılması gerektiğini ifade ediyorlar.

Kent merkezlerinin iklim değişikliğini azaltmada önemli bir rol oynadığı uzun zamandır bilinmektedir.

Bilim insanlarına göre, ısınmayı Paris İklim Anlaşması’nın hedefi olan 1,5 santigrat derece eşiğiyle sınırlamak için küresel sera gazı emisyonlarının artışının 2025 yılına kadar durdurulması gerekiyor. BM liderleri ve rapor yazarları, IPCC’nin sıfır emisyon hedeflerini benimseyen en az 826 şehir olduğunu belirttiğini, ancak herkesin emisyonları daha hızlı azaltmak için bu tür stratejileri uygulamada çok daha girişken olması gerektiğini vurguluyorlar.

Birleşmiş Milletler Çevre programı İcra Direktörü Inger Andersen yakın zamanda düzenlediği basın toplantısında, son yirmi yılda insanlık tarihindeki en yüksek emisyon artışının görüldüğünü belirtti ve “Bu hoş bir resim değil. Yarım önlemler, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yarıya indirmeyecek, ancak yapmamız gereken şey bu ve hepimizin buna dahil olması gerekiyor. IPCC bunu yapacak bilgi ve teknolojiye sahip olduğumuzu söylüyor” dedi. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde mühendislik ve kamu politikası profesörü ve raporun ulaşım odaklı bölümünün yazarı Paulina Jaramillo ise bu konuda, 15 yıl önce kimsenin aklına gelmemiş, tamamen yenilik içeren bir çözümün olmadığı ve yapılması gerekenin bu çözümlerin uygulanmaya başlanmasıyla ilgili olduğu görüşündedir.

Rapora göre ulaşım emisyonlarını azaltmaya yönelik çözümler arasında; elektrikli ve daha erişilebilir toplu taşıma sistemleri, özel araçların elektrifikasyonu ve şarj altyapısının geliştirilmesi, kat edilmesi gereken mesafeleri azaltmak için tasarlanmış kentsel ortamlar, yürüyüş ve bisiklet kullanımı gibi daha aktif ulaşımı destekleyen bir toplum yer alıyor.

İyi tarafından bakıldığında, Jaramillo, bilinen bu çözümlerden bazılarının daha ucuz, daha iyi veya daha kolay uygulanabileceğini ve şehirlerde, sıkışıklık ücretlendirmesi veya toplu taşıma seçeneklerinin daha düşük maliyetli olmasını sağlamak gibi farklı fiyatlandırma mekanizmaları yoluyla değişimi teşvik etmek için hala fırsatlar olduğunu söylüyor.

Yale Çevre Okulu’nda, raporun kentsel etkileri hafifletme bölümünün eş başkanlığını yapan coğrafya ve kentleşme bilimi profesörü Karen Seto, emisyonları azaltmaya yönelik şehir yaklaşımlarının, söz konusu şehrin yeni ya da hızla büyüyen veya daha yerleşik bir şehir olmasına bağlı olacağını söyledi. Ayrıca, ne olursa olsun, en ulaşılabilir ve etkili stratejilerden birinin stratejik dolgu ya da insan yoğunluğunu artırmak olduğunu ve böylece, örneğin insanların çalıştıkları yere ulaşmak için motorlu ulaşıma daha az bağımlı olacaklarını ifade etti.

Karbon tutulmasını teşvik eden çevresel tasarıma gelince, kent ormanları veya sulak alanlar gibi “yeşil ve mavi” altyapılar, denenmiş ve gerçek stratejilerdir; ancak binalar da giderek daha önemli bir fırsat sunmaktadır. Seto, emisyon bazlı çelik ve beton yerine biyokütle bazlı yapısal malzemelerden yapılan binaların “kentsel altyapı için büyük bir fırsat” olduğunu belirtti. Haberin tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Diğer Haberler